İLGİNÇ BİR RESİM SERÜVENİ: HERMAN HESSE

 Alman yazar Herman Hesse'nin çoğu kişinin bilmediği ressamlık yönü bir hayli ilginç. Hesse psikanaliz tedavisi gördüğü dönemde başladığı resim yapma serüvenini ömrünün sonuna kadar sürdürdü. 1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ünlü yazar  Siddartha (1922), Bozkırkurdu (1927), , Narziss ve Goldmund (1930) gibi en önemli eserlerini resim yapmaya başladığı dönemden sonra yazmaya başladı.

Herman Hesse 1916 yılında yaşadığı duygusal çöküntü nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ardından derinlik psikolojisinin kurucusu Carl Custov Jang'ın öğrencisi Joseph Lang'dan psikanaliz tedavisi gördü. Lang tedavi amaçlı olarak Hesse'yi resim yapmaya teşvik etti. Lang'ın önerisine uyan Hesse yaşamının sonuna kadar üç binden fazla resim yaptı. Üstelik Hesse Birinci Dünya Savaşı mahkûmları için erzak ve kitap satın almak üzere yaptığı resimli el yazmalarını sattı.

                                                                                Landshaft in Tessin (1924)

Herman Hesse 1925 yılında yazdığı bir mektupta şöyle yazar: " resim yapmak adına ilk girişimlerim beni hayatımın en zor anlarında teselli etmiş ve kurtarmış olmasaydı yaşamaya devam etmekten uzun zaman önce vazgeçmiştim."

"Şiirsel olanın peşindeyim"
Hesse yaptığı resimler ve yazdıkları arasında bir fark olmadığını, "Naturalist olanın değil, şiirsel olanın peşindeyim." demiştir ilk sergisinde.

                                                                                       Kirche Carona (1923)     

Hesse belki de kelimelerde bulamadığı duygusal tatmini renklerde bulmuştu: " Bir gün yepyeni bir neşe kaynağı keşfettim birdenbire 40 yaşında resim yapmaya başladım. Kendimi ressam saydığımdan ya da ressam olmak istediğimden değil. Resim yapmak muhteşem bir şey, insanı daha mutlu ve sabırlı yapıyor. Ardından parmaklarım yazmaktan kararmış olmuyor, onun yerine mavi ve kırmızı oluyorlar."
                                                                                   

.                                                                    Blick auf den Luganer see (1925)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar