NERUDA’NIN İSİM HİKÂYESİ

Asıl adı Ricardo Neftali Resey olan Şili’li şair Paplo Neruda’nın isim hikâyesi bir hayli ilginç. Çok küçük yaşlarda şiir yazmaya başlayan Neruda bu şiirlerini babasına ve üvey annesine gösterir. İlk şiirlerini 7 yaşında öz annesi olarak bildiği üvey annesine övgüler düzerek yazar. Bu şiirleri gören babası “Bunu nereden kopya ettin?” diyerek bir köşeye atar. Neruda’nın anlattığına göre (Uğurlu, 1987:105)* babası çok iyi, sevecen ve hoşgörülü bir insan olmasına rağmen şiirle pek arası iyi değildir. Oğlunun da mimar, doktor, mühendis olarak yetişmesini, ülkesine ve insanlarına yararlı olmasını istemektedir. Babası oğluna sık sık Şili halkının böyle insanlara ihtiyaç duyduğunu hatırlatmaktadır. Oğlunun şiir yazmasına da çok kızmaktadır. Babasına göre şair; başıboş, serseri, avare bir insandır. Böylelikle babası uzun süreler Neruda’nın kitaplarını, defterlerini yırtıp yakar.

Babasının şiir yazdığını anlayıp öğrenmesinden korkan Neruda, adını değiştirerek şiirler yazmak ister. Bir gün bir dergiyi karıştırırken orada Jean Neruda imzalı bir hikâye görür. Okuduğu hikâyenin çok hoşuna gitmesi üzerine Neruda ismini alır. Bu arada bir şiiriyle de bir yarışmaya katılmak ister. Kendisine soyadı olarak Neruda’yı alması üzerine Pablo’yu da küçük isim olarak seçer ve yarışmaya katılır. Ve böylelikle dünyanın sayılı şairlerinden biri olarak görülen Neruda’nın ismi bu şiir yarışmasıyla birlikte Paplo Neruda olur.

Neruda yıllar sonra bu isim hikâyesini şöyle anlatır:
“…sonra baladlar, hikâyeler, romanlar yazan Jean Neruda’nın kim olduğunu öğrendim. Bunun Çek halkının çok sevdiği, Prag’ın Mala Strana alanında adına büyük bir heykel dikilen bir yazar olduğunu anladım. Prag’a bir gezimde, ünlü bir Çek yazarının adını olduğunu bilmeden kendime isim olarak seçtiğim Jean Neruda’nın sakallı heykelinin ayakları dibine bir çiçek demeti bıraktım.”
*Nurer Uğurlu, Sürekli Bir İlkbahar, Broy yayınları, 1987

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar